top of page

The Night Of-Fazlaca Beğenilen Beğenmediğim Bir Dizi



Polisiye, suç, cinayet, ırkçılık, ayrımcılık, insan …. Daha sayılacak çok konu vardır diziyle ilgili eminim. The Night Of Amerika’da yaşayan Pakistanlı bir gencin bir gecede hayatının ters yüz olmasını konu ediniyor. Baştan söyleyeyim ben izlerken sıkıldım. Aslında konu heyecanlı olsa da işleniş biçimi bana hitap etmedi galiba. Yine de seveninin çok olduğunu belirtmekte fayda var. Cinayetle suçlanan gencin dava sürecini izlediğimiz bu sekiz bölümlük dizinin İmdb puanı da 8.5.


Öncelikle söylemeliyim ki dizi çok yavaş ilerliyor. Uzun uzun sessiz sahneleri, yine uzun uzun konuya girilmesini beklerken bir suç dizisi izlediğini unutturuyor insana. Tabi tarz meselesi, öyle sessizce geçen uzun dakikaların bir yere varmadığı yapımlar hoşuma gitmiyor benim. Eğer diziyi izleyecekseniz buna hazırlıklı olun derim. Bir de dizide anlamlandıramadığım karakterler var. Fazla gerçekçi olduğundan mı öyle yapmışlar bilemedim ama dizide bir anda gördüğüm karakterden evet işte bu büyük işler yapacak şimdi hareketlenme zamanı derken bölüm sonunda geri gidiyor karakter. Bir amacı vardır elbet ama benim başı sonu belli olmayan ya da neden girip neden çıktığı belli olmayan karakterler hoşuma gitmedi.


Söylemeden de geçmeyeyim bence dizide ayrımcılığa uğrayan kesimlerin üzerinde durulması da gayet güzeldi. İkiz kulelere yapılan saldırılardan sonra Müslümanların ciddi bir ayrımcılığa uğradığından bahsediliyor dizide. Okulda Müslüman olduğu için zorbalığa uğrayan Naz’ın o dönemde dini yüzünden zor şartlar altında eğitimine devam etmesinden bahsediliyordu. Sadece Amerika’da ve çocuklarda değil dünyanın her yerinden her kesimden insan birçok farklı sebepten ayrımcılığa maruz kalıyor. Amerika’da Müslümanların uğradığı ayrımcılık ülkemizde başka dine mensup kişilerin ayrımcılığa uğramasıyla eş değer. Dışlanan, hakarete uğrayan, ayrımcılık yapılan her kesimin yanında olmak, destek olmak hepimizin insan olarak görevi diye düşünüyorum ben.


Dizide gördüğüm ve beni mahveden olaylardan biri de, ölen kızın kedisini hayvan barınağına götüren John’un, kedinin on gün sonra sahiplendirilmezse gaz odası denen bir yerde öldürüleceğini öğrendiğim sahneydi. Bir yazı okumuştum bununla ilgili, Amerika’da bir hayvan barınağı müdürünün sahibinden, sahiplenilmeyen köpeklere bir süre sonra ötenazi yapıldığıyla ilgili. Hani ülkemizde zaman zaman gündem oluyor ya sokak köpeklerini zehirleyen ya da barınaklardaki hayvancıkları öldüren kişilerle ilgili haberler, hah işte tam olarak bu. O yüzden evcil hayvan satın almayın, sahiplenin! Barınaklar ve sokaklar binlerce güzel evlatla dolu…


Sherlock Holmes olsa dizide işlenen cinayeti beş dakika içerisinde çözerdi elbet. Fakat bu dizi öyle aksiyonu yüksek, izlemesi süper keyifli biz dizi değil. Eğer suç ve polisiye sevmiyorsanız hiç bulaşmayın derim. Dünyadaki tüm canlılara yaşatılan ayrımcılığın son bulması ümidiyle, sağlıcakla kalın…

13 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page