top of page

Körlük- Bir Pandemi Hikayesi





İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, pandemiyle ilgili bir kitap okumak aslında baya güzel oldu. Hiçbir ölüm güzel gelmez insana ama, körlük pandemisi olsaydı halimize binlerce kez şükrederdik galiba. 1998 Nobel ödüllü ‘Körlük’ romanı, Jose Saramago tarafından yazılmış, sürükleyici ve bence çok güzel bir kitaptı. Herkese tavsiye ederim diyerek başlayayım yazıma o zaman.


Her zamanki günlük hayatına başlamış bir adamın, arabasında kırmızı ışıkta beklerken bir anda kör olması ve devamında bütün dünyanın körlük salgınına maruz kalmasını konu ediniyor kitap. Kitabın ilk yarısında, ilk kör olan kişilerin ve bu kişilerle temaslı olanların, artık kullanılmayan bir akıl hastanesinde karantinaya alınmalarına ve orada kıtlıkla, susuzlukla, korkuyla insanların nasıl baş ettiklerine, aslında daha çok nasıl baş edemediklerine şahit oluyoruz. Silahı alanın gücü olduğunu ve hiyerarşik bir yapı oluşturarak nasıl zorbalara dönüştüklerini ve alt edilişlerini görüyoruz. Silahı ve gücü olan azınlığın, silahı ve gücü olmayan çoğunluğa nasıl eziyet ettiklerini, yemeklerini ve paralarını çaldıklarını, kadınlara tecavüz ettiklerini görüyoruz. Okudukça günümüz dünyasında, nasıl da akıl hastanesinde yaşıyoruz dedirtiyor kitap insana.


Kitabın diğer yarısında ise sadece karantinadakilerin değil, bütün dünyanın körlük hastalığına yakalandığını ve bu sefer de bütün insanların nasıl insanlık dediğimiz kavramdan uzaklaştığını görüyoruz. Hiç kimsenin görmediği bir dünyada, ne su ne elektrik ne de yemek varken, topluluklar halinde buldukları yerleri sahiplenmiş kişilerin yaşam mücadelelerini okuyoruz. Yemek bulmak için saldırganlaşan insanlara şahit oluyoruz.


Tabi akıl hastanesinden çıktıktan sonra bu ekibimize eşlik eden, göz yaşı yalayan köpeğin bu insanları sahiplenmesinden, korumasından, kalabalık içinde yalnızlık çekildiğinde mutluluğu paylaşmak için orada olmasından bahseden Jose Saramago ne kadar güzel anlatmış insan olmayan bir hayvanın dostluğunu. Hep öyle değil midir zaten? Korktuğumuz, aç bıraktığımız, soğuğa terk ettiğimiz, ötekileştirdiğimiz, kendilerinden faydalandığımız hayvanlar değil midir bizlere benzersiz bir sevgi ve bağlılık duyan, ihtiyacımız olduğunda orada bizim için duran, karşılıksız seven canlılar?


Bütün dünyanın birkaç ay içinde kör olduğu bir hayatı anlatan bu romanı, iyi ki de konusunu, pandemi, bilmeden okumuşum. Yoksa pandemi sürecinde pandemiyle ilgili kitap okumam ben diyerekten vazgeçip bu romanı daha geç okuyabilirdim. Kitap boyunca insanlık için çok güzel sözlerle karşılaştım ama bilerek burada o sözleri anmayacağım. Belki merak edip okursunuz diyerekten. Okursanız yorumlarda buluşalım o zaman. Bütün dünyanın, insanların, hayvanların, bitkilerin, doğanın sağlığına geri kavuştuğu bir dünya umuduyla, sağlıcakla kalın…

9 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page