Emily in Paris, Basit Bir Romantik Komedi
- dilaraduzenli
- 6 Kas 2020
- 2 dakikada okunur

Emilyy in Paris Netflix’de yayınlanan bir dizi, Amerika’da yaşayan genç bir kadının Paris’e işi sebebiyle gitmesini ve orada yaşadığı olayları konu ediniyor. Kültür çatışmasını çok güzel yansıttığını düşündüğüm bu dizi, eğer doğruluk payı varsa, Fransızların kültürüyle ilgili beni baya şaşırttı. Diziye romantik komedi desek doğru olur galiba. Bu yüzden olsa gerek ki hikayenin ne yöne doğru gideceğini az çok tahmin edebiliyoruz. Güzel bir kadın farklı bir ülkeye gider, yeni aşklar, yeni arkadaşlıklar ve tabi asla bitmeyen tesadüfler. Kendinize bir şey katma gibi bir isteğiniz yoksa ve hoşça vakit geçirebileceğiniz bir şeyler izlemek isterseniz izlenebilir bir dizi Emily in Paris.
UYARI !! Diziyle ilgili hiçbir şey bilmek istemiyorum diyorsanız buradan sonrasını okumayın.
Romantik komedi dediysek cidden hakkını verdiği için öyle dedik. İlk bölümden karşımıza çıkan yakışıklı komşu mesela. Fransa’da katların zemin kattan sonra sayılmaya başlamasına hemen alışamayan kızımız Emily, yanlışlıkla yakışıklı alt komşusunun kapısını açmaya çalışır kendi evi sandığından. Daha kapı açılmadan hemen bilebilirsiniz yani alt komşusunun yakışıklı bir erkek olduğunu. Biter mi bu tesadüfler? Tabi hayır. Sonradan gittiği bir restoranda da şefinizi çağırın bu et pişmemiş derken karşına yakışıklı alt komşumuz çıkmaz mı? Çıkar. Daha da bitmez, kolilerini altı kat yukarı taşıyacakken nereden çıktıysa yine alt komşu kaslı kollarıyla ekranda belirmez mi? Tabiki belirir. Bitmedi, birde genç kadınımızın duşu bozulunca yine tesadüfler sonucu alt komşusunun evini kullanmaya başlamaz mı? Tabiki başlar.
Dizide bununla ilgili bir bölüm var, Emily’nin iş arkadaşlarından biri ve bence dizideki en komik karakter olan Luc Amerikan filmlerinin gerçekçi olmadığını ve mutlu sonların gerçek hayatta her zaman olmadığını söyler. Fransız filmlerini de bu yüzden, sonu gerçek hayatta olabildiği gibi trajik bir şekilde bittiğinden sevdiğini söyler. Luc içinde oynadığı diziye laf atmakta gibi yani..
Filmde hoşuma giden şeylerden biri Emily’nin bir parfüm reklamına bakış açısıydı. Dizide bir parfüm reklamı çekiminde erkeklerin önünden çıplak bir şekilde geçen, günümüz güzellik standartlarına uygun bir manken yer almaktaydı. Reklamın bu şekilde olmasının sebebi de kadınların rüyasının erkeklerin arzusu olmak olduğuymuş. Feminist karakterimiz tabi olaya burada müdahale ederek bunun seksi değil seksist olduğunu söyleyerek tavrını ortaya koyar. Dizide başka bir sahnede de vajina kuruluğu için üretilen bir ürünü incelerken görüyoruz Emily’i. Ürünün adı Le Vagin, “le” ise erkekler için kullanılan bir ekmiş Fransızcada. Emily patronuna neden “La Vagin” değil de “Le Vagin” olduğunu soruduğunda patronu “Belki kadına ait ama erkeğin sahip olduğu bir şey olduğundandır.” Diyor. Karakterimizin cevabı ise sosyal medyadan “Vajina erkek değildir.” yazılı mesajıyla oluyor. Tabi sosyal medyada bu cevap alıyor başını gidiyor.
Yine de diziyi izlerken beklemediğim şeyler de oldu. Doğruluğunu gidip görmeden bilemeyeceğim için Fransızları eleştirmiyorum fakat evli çiftlerin birbirlerini aldattıkları ve bunun tamamen hoş karşılandığı bir kültürleri var olarak gösteriliyor dizide. Var ise de yok ise de dizi eleştirisinden çıkacağım için bu konudaki düşüncelerimi kendime saklıyorum. Dizi sırf keyiflenmek için bir oturuşta izlenebilecek bir dizi. En nihayetinde kendi kültüründen ve alışkanlıklarından ayrılarak dilini hiç bilmediği bir ülkeye giderek başarılı olan bir kadının hikayesi elbette benim hoşuma giderdi ve gitti de. Belirtmeden de geçmeyeyim, Emily on bölümlük bir dizide 54 kıyafet giymiş. Paris'e dört beş bavulla geldiğini gören ben, her gün o süslü, kabarık değişik ama güzel kıyafetleri nereden çıkarıp giyiyor merak da ettim doğrusu.
İzlemeye karar verirseniz dizi yorumlarınızı burada da paylaşmadan geçmeyin, izlemezseniz de çok bir şey kaybetmezsiniz, rahat olun. Tüm insanlık için keyifli bir yaşam dileğiyle, sağlıcakla kalın.
Comments