Denizaslanı ve Yavru Kürklü Fok Balığı
- dilaraduzenli
- 4 Kas 2020
- 2 dakikada okunur

Bir Netflix dizi-belgeseli olan Dünya'da Gece'yi izledim geçenlerde. Canlılar dünyasının gece hayatına ışık tutuyor bu belgesel. Aslında baya izlettiriyor kendini. Farklı hayvanların farklı yaşam şekillerine şahit olmak heyecanlı bir durum benim için. Tabi bu arada belgesel boyunca hayvanlara özellikle, hem ne kadar benzediğimiz hem de ne kadar benzemediğimiz dikkatimi çekti. Hayvanlar aleminden alınacak çokça ders var.
Serinin birinci bölümünde kürklü fok balıklarının yaşam mücadelesinin anlatıldığı bir olay var, bu olaya bir denizaslanı da dahil olunca işler değişiyor. Kürklü fok balıkları ve denizaslanları aynı familyadandır. Buna rağmen aç olan bir denizaslanı kürklü yavru fok balığını yemeye yeltenir. Biz insanlar bu durumda genel olarak yavruya acırız. Denizaslanının yavruyu yemesi bizi üzer genellikle. Peki o zaman yavru kuzuları yerken de aynı vicdan azabını çekmemiz gerekmez mi? Gözümüzün önünde bir denizaslanı bir kuzu ya da bir yavru kediyi yese bizlerin içi acımaz mı? O zaman neden bizler hala bu yavruları (ya da büyük hayvanları hiç fark etmez) yemeye devam ediyoruz? Denizaslanı sadece yaşamak için içgüdülerine dayanarak o yavruyu yerken, bizlerin bitkisel beslenme seçeneği varken hem de neden hala hayvanları öldürmeye devam ediyoruz? Katletmeye aslında devam edişimizin nedeni ne? Neden üzerinde çok durmamız gerekiyor bence.
Bu yavru kürklü fok balığının denizaslanından kurtulduktan sonra annesinin çağrısına kulak vererek annesinin yanına gidip, gider gitmez de süt içmeye başladığını görüyoruz. Burada da neden vejetaryen değil vegan olmamız gerektiği, vejetaryenliğin bir adım değil sadece daha vicdan rahatlatıcı bir olay olduğunu görebiliriz belki. Aynı yavru fok balığında olduğu gibi bütün annelerin sütleri yavruları içindir. Annesinden bir süre ayrı kalan her yavru ister hayvan olsun ister insan, annesine kavuşunca kendisi için üretilen sütten içme ihtiyacı ister. İşte bizlere senelerce içirilen inek sütleri aslında bu yavruların hakları olan sütlerdir. İneklerin, koyunların ya da keçilerin, aslında sütünü içtiğimiz her canlının sütü sadece ve sadece yavrusuna aittir. Sütler zaten yavru için fazla değildir, hayvanlardan daha fazla süt almak için verdiğimiz hormonlar neticesinde bu hayvanlar kendi yavrularına yeteceğinden fazla süt vermeye başlamışlardır. Yani bizler yine kendimiz için hayvanlara birer mal, para kaynağı olarak bakıp onların vücudunu onların istemi dışında müdahale etmişizdir. Süt sağlıklı tezi ise komple bir yalandır, hormonlarla üretilen, küçücük alanlara hapsedilen hayvanların sütleri mi bizler için faydalı olacak bunu biraz düşünmek lazım bu noktada durup. Çokça söylenen bir şeyi buraya eklemeden geçemeyeceğim, annesinin sütünü içtikten sonra başka canlıların sütünü içmeye devam eden dünyadaki tek canlılar biz insanlarız. Bunun normal olması mümkün mü?
Ayrım yapmaksızın tüm canlıların özgürce, köleleştirilmeden, sömürülmeden yaşaması dileğiyle.
댓글